Kitaplara dair

Hicret.org islami ve kültürel eserler hakkında yazılar

LUGAT-ı NÂCÎ

(لغت ناجي)

Muallim Nâci’nin (ö. 1893) Batı kaynaklı kelimelere de yer verilen Osmanlıca sözlüğü.

Eski Harflerle Basılmış Türkçe Sözlükler Katalogu

Bu çalışma, eski harflerle basılmış Türkçe sözlükleri içine almaktadır. Muhtelif katalog ve kütüphaneleri –özellikle Atatürk Üniversitesi Merkez Kütüphanesinde bulunan Seyfettin ÖZEGE koleksiyonunu- tarayarak hazırladığım bu katalog, tespit edebildiğim bütün sözlük veya sözlük karakteri taşıyan ıstılahi kitap ve risaleleri ihtiva etmektedir.
Çalışmaya konu olan sözlüklerin kolayca bulunabilmesi düşünülerek alfabetik tasnife tabi tutulmuştur.
İlmi araştırma ve çalışmaların hemen her safhasında malzemeye yol gösterici mahiyette olan kitap kataloglarının lüzumuna, zaruretine burada işaret etmeyi dahi zait addediyorum. Çağımızda ilim adamı, çok şeyi bilmekten ziyade, aradığı bilgiyi nerede bulabileceğini bilen insan olmuştur. Kataloglar ise bu bilgilerin anahtar kitaplarıdır.
Bilhassa eski harflerle basılmış kitaplar alanında son yılların en büyük mütehassısı olan merhum Seyfettin ÖZEGE'yi -bu vesile ile- minnet, şükran ve rahmetle anmayı da bir vecibe addediyorum.

Goethe, İslam’a ne kadar yakındı?

Katharina Mommsen, Goethe ve İslam kitabında Goethe’nin “Müslüman olup olmadığı” iddiasının kenarından dolaşıp şairin İslam’la kurduğu ilişkiyi irdeleyerek kitaplarından ve mektuplarından Kur’an’a verdiği referansları tespit ediyor.
GOETHE VE İSLAM, KATHARINA MOMMSEN, ÇEV.: SENAİL ÖZKAN, ÖTÜKEN NEŞRİYAT, 420 SAYFA, 40 TL

Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi

Kadim dostum ve meslektaşım İhsan Işık'ın yıllardan beri yayına hazırladığı Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi'nin genişletilerek 10 cilde çıkarılan yeni baskısının yayınlanması, son ayların en önemli kültür olayıdır. 10 ciltlik bu resimli ve örnekli ansiklopedide 10.366 biyografi şiir, hikaye ve deneme örnekli ve indeksli olarak yer alıyor. İhsan Işık'ın insana şaşkınlık veren bu genişletilmiş çalışmanın yeni adı. Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi...

Yoldaki İşaretler Seyyid Kutup

İslami uyanış eylemi nasıl başlayacak? Bu görevi üstlenecek bir öncü cemaat lazımdır. Bu yola baş koymuş cemaat... Dünyanın her köşesindeki cahiliyeyi yok etmek için yola çıkmış bir cemaat... "Yoldaki İşaretler"i, işte gelmesi umutla beklenen bu öncü cemaat için yazdım.
-Seyyid Kutup-

Siz kardeşlerimize tanıtmaya çalışacağımız ikinci kitap, üstad Seyyid Kutub’un “Yoldaki İşaretler” adlı eseri. Elimizde, bu kitabın Pınar Yayınları tarafından 1997 yılında yapılmış dördüncü baskısı var. Çeviriyi ise Abdi Keskinsoy yapmış.

Hiç kuşkusuz Seyyid Kutub’un "Yoldaki İşaretler’’ kitabında üzerinde durduğu en önemi konulardan biri "cahiliyye" kavramı ve bu kavramın özellikleridir. O, “cahiliye toplumu” diye isimlendirdiği bu topluluğun özelliklerini, oluşmasını arzu ettiği İslam topluluğu ile karşılaştırırken şöyle seslenmektedir:

‘İbnü’l Arabî’yi ancak İslam medeniyeti yetiştirebilirdi’

Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin (1164–1240) “İslamiyet’teki bütün zâhîri ve bâtınî ilimleri kapsayan” Fütûhat-ı Mekkiyye adlı eşsiz eserinin tercümesi ilk kez tam metin olarak Türkçede. Doç. Dr. Ekrem Demirli, altı yılın sonunda bu zahmetli tercümeyi tamamlamak üzere. On yedi cildi yayımlanan Fütûhat-ı Mekkiyye’nin son cildinin çevirisine başlayan Demirli ile İbnü’l-Arabî’yi, etkisini, ona olan ilgiyi ve tercümede yaşadığı zorlukları konuştuk.
FÜTÛHÂT-I MEKKİYYE, MUHYİDDİN İBNÜ’L ARABÎ, ÇEV.: DOÇ. DR. EKREM DEMİRLİ, LİTERA YAYINCILIK, 30 TL

Bir söyleşinizde “Tasavvuf, ilk kez İbnü’l-Arabî ve takipçileriyle birlikte metafizik bir çerçeve kazanarak İslam ilim geleneğinin merkezine yerleşti.” diyorsunuz. Sizin deyişinizle “bütün tasavvufu temsil eden” bu önemli eserin tercümesi için neden bunca yıl beklendi?

Yunus Emre, İslam Aydinlik Çaglarinin Bir Harikasidir

Yunus Emre

Yunus Emre'nin 13. yüzyilin ortalarinda, Anadolu Sakarya irmagi cevresinde bir köyde dogdugu ve 14. yüzyilin ilk yarilarinda yine o civarda öldügü saniliyor. Bazi kaynaklara göre egitimden yoksun (ummi), okuma yazma bilmeyen biriydi. Kesinlikle bildigimiz; onun köy kökenli olusudur. Yunus'un Türk dilini kullanmasi da bunu gösteriyor. Cünkü:

O zamanlarda Anadolu sehir hayatinda ilim ve edebiyat dili olarak Arapca ve Farsca etkinligini sürdürüyordu....

Yunus Emre, Anadoluda, Türk dilini harika bir sekilde kullanan ilk sair olmustur. Siirlerinden anlasildigina göre;caginin din ve dünya bilgilerine hic de yabanci degildir. Hatta, biraz Farsca ve Arapca bildigi ve böylece Islam kaynaklarindan uzak kalmadigi, büyük Mutasavvif Mevlana Celaleddin Rumi ile iliskisi bulundugu, dervis olarak tüm Önasyayi gezip dolastigi anlasilmaktadir.

EBU’L-A’LÂ EL-MEVDÛDÎ

İslam dünyasında tefsir alanında önemli bir yere sahip olan, yüzyılımızın adını duyuran seslerinden biri olan Mevdudi ve onun Tefhimu' l-Kur' an isimli tefsiri içerisinde yer alan orijinal görüşleri Kuran’a dair okumalarda bulunanların daima dikkatini çekmektedir.



Mevdudi kendine has bir sistem ve üslupla pek çok müfessirin üzerinde durmakta zorlandığı konuları açık yüreklilikle dile getirmiş ve bu konuda da yaşadığı coğrafyada bazı bedeller ödemek durumunda kalmıştır. Ama kendisi ne pahasına olursa olsun Kur' an ve sünnet merkezli olarak oluşturduğu fikirlerini eserlerinde savunmaktan kaçınmamıştır.

İslam dünyasının dayanılmaz cazibesi!

İslam dünyasını çok iyi bildiğinden şüphe duyulmayan bir akademisyen, Michigan Üniversitesi tarih bölümünde öğretim görevlisi, gazete haberleri ve TV programlarından ismine ve yüzüne aşina olduğumuz bir analist Juan Cole. Geçen ay yeni bir kitabı çıktı: Engaging the Muslim World (İslam Dünyasının Cazibesi).
John Esposito’nun “herkes mutlaka okumalı” dediği bu kitap, benim de sakin bir kafayla yeniden okuyacağım dediğim kitaplar arasına şimdiden girmiş durumda.

Muhammed Esed ve Kur’an Mesajı isimli Meâl-Tefsiri

Değerli okuyucular! “Sonradan müslüman oldu.” görülen niceleri var ki, aslında müslüman olmadığı halde öyle görünmüşler. Onlar Müslüman görünmeye mecburdurlar, çünkü vazifelidirler. Esed’in müslüman olmadan yaptığı yolculuklar, insanın aklına böyle şeyler getiriyor. Sanki İslâm âlemine hususi olarak gönderilmiş…
Kur’an Mesajı” isimli eser Muhammed Esed’e ait. Eser hakkında bilgi vermeden önce, kısaca eserin sahibini tanıyalım.
Yahudi bir ailenin çocuğu olan Muhammed Esed, Ukrayna’nın Lvov şehrinde 1900 yılında doğdu. Anne tarafından dedesi bir Yahudi hahamı idi. Ailesinden husûsi bir Yahudilik eğitimi aldı.
Öyle ki, 13 yaşında İbrâniceyi su gibi biliyor, Tevratı ve Yahudiliğe ait diğer kitapları rahatça okuyordu.
Esed 14 yaşındayken âile Viyana-dadır. 20 yaşına gelen Esed, Viyana’yı terk ederek Prag’a, oradan da Berlin’e geçer. Orada film yönetmenliği ve senaristlik yapar. United Telegrabt adlı ajansta muhabir olur.

M. Esed’in ve Ötekilerin Meâl ve Tefsirlerindeki Yanlışlar

BELÇİKALI mühtedi Müslümanlardan Abdülaziz kardeşimizden bizzat dinledim: Şu anda tam tarihini hatırlamıyorum, 1975 veya 1977’de olacak, hacca gitmiş, dönüşte bazı İslâm ülkelerine de uğramış. Tanca’da meşhur Muhammed Esed’i de ziyaret etmiş. Bu zat Avusturyalı bir Yahudi iken ihtida eden çok zekî, çok kültürlü, çok ziyalı (aydın) bir kişidir; Arapça dahil olmak üzere beş altı lisan bilirdi. Bizde daha ziyade, İngilizce’den Türkçe’ye çevrilen Kur’ân meâli ve tefsiri ile tanınır.
Muhammed Esed, Tanca’da bahçe içinde bir villada yaşıyormuş. Abdülaziz ve yanındakiler kaşane gibi evde hazretin üçüncü hanımını görmüşler. Amerikalı bir hanımmış, dekolte kıyafetliymiş, elinde bir sigara ağızlığı varmış, misafirleri görünce “Hello!..” demiş.
Belçikalı mühtedi dostum, büyük ve tanınmış bir İslâm mütefekkirinin (düşünürünün) hanımının kıyafetinden rahatsız olmuş; bize taaccüp ve üzüntü ile bahs etmişti.

Türkiye’de İslam sanatlarının geometrisini bilen yok!

Sultanahmet'teki İstanbul Tasarım Merkezi (İTM) ve Ümraniye Belediyesi, 23 Eylül Pazartesi günü Türkiye'de ilk kez düzenlenen bir sempozyum gerçekleştirecek. 1. Uluslararası İslam Sanatında Geometrik Desenler Çalıştayı, başta Hollanda olmak üzere, zaman zaman dünyanın farklı ülkelerinde düzenleniyor.

İslami bilimler tarihi

Fuat Sezgin’in 1961’de Frankfurt’a gelmesiyle kendisi için yeni ve zor bir hayat devresi başlamıştı. Çünkü bir misafir hoca idi. Hem hayatını kazanmak hem de İslâmi bilimler tarihi üzerindeki kitabını yazmaya başlamak ve devam etmek mecburiyetleri ve zorlukları ile karşı karşıya idi.

Harika bir kitap: ‘Goethe ve İslam’

Senail Özkan ismini okuyucularımdan çoğunun iyi bildiğinden eminim. Büyük Alman şarkiyatçısı Annemaria Schimmel’in Türkiye’de daha iyi tanınmasını sağlayan ve Goethe’nin ünlü Doğu-Batı Divanı’nı tam metin olarak dilimize kazandıran seçkin bir felsefeciden söz ediyorum.

Felsefe meraklılarına onun Nietzsche hakkındaki Kaplan Sırtında Felsefe ve Schopenhauer hakkındaki Paradokslar Üzerinde Raks isimli muhteşem eserlerini özellikle tavsiye ederim. Çeşitli makalelerinin yer aldığı Aşk ve Akıl Doğu ve Batı adlı kitabında da Avrupa’nın önemli filozof, şair, yazar ve metafizikçilerinin hayata sanata, hürriyete ve metafiziğe bakışlarını inceleyerek okuyucularına geniş bir ufuk turu yaptıran aziz dostumuzun dikkatlerden kaçmaması gerektiğine inandığım iki yeni tercümesi var: Joseph von Hammer’den İstanbul ve Boğaziçi I (Türk Tarih Kurumu, 2011) ve Katherina Mommsen’den Goethe ve İslam (Ötüken Neşriyat, 2012).

İslamî devletin düşüşü ve yükselişi

İslam dünyasında İslamî değerlerin temele oturtulduğu siyasî yapılanmalar Batı için tehlike midir, ümit mi? Söylemlerine bakıldığında demokrasi ihracı için yıllarca süren savaşları, milyonlarca-milyarlarca dolarlık harcamaları, savaş esnasında verilen kayıpları göze alan Batı, bu ihtimale korkuyla mı yaklaşmalı ümitle mi?
İkinci soru; İslam demokratik değerlerle barışık mıdır? Diğer bir tabirle, ‘demokratik İslamî bir devlet’ teori ve pratikte mümkün müdür?

Bu iki sorunun cevabını dinî ve tarihî temellendirmeleri ile birlikte Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Noah Feldman İslamî Devletin Düşüş ve Yükselişi (The Fall and Rise of The Islamic State) adlı kitabında veriyor. Irak’a Neyi Borçluyuz? adlı kitabın da yazarı olan Feldman, sahasında uzman biri olarak tanınıyor. New York Times’da yayımlanan yazılarından da tanıdığımız yazar, kitabını üç ana bölüme ayırmış.

İslam’ın getirdiği idare anlayışı